25 Ocak 2008 Cuma

Globalizmin Oyun Versiyonu (Kapitalist Oyunlar)

Zararlı mı, faydalı mı biraz da zaman gösterecek. Playstation-2 çıktı yaygınlaşırken Playstation-3'ün müjdesi yayıldı.
Peki atariden bu yana internet kafeleri ile kahvehane yaygınlığı yanında ikinci sektör olan bu alandaki etkili yaygınlaşma ne getirip, ne götürecek. Bu konu akademik çevrelerce gerekli inceleme ve analize konu yapılıyor mu?
Bugünkü yaşamın sosyo-ekonomik aktörleri hangi çocuk kültürü ile büyüyüp yetiştiler! Bugünkü kültürel birikim sağlandı. Bugünün gençleri hangi oyun ve eğlence sektörü etkisinde büyüyorlar.

Bu günün teknolojisi ile olanaklar elverdiği takdirde teknolojik sanal oyunlar da yaş sınırı, ana okulu yaşına kadar inebilmektedir.Elbette çocuk gelişimi ve kültür etkileşimi, teknoloji ve genel dünya eğilimi ve imkanlarının dışında düşünülemez. Ama ilerisi görülmelidir, görülmeli ki yasak tedbirler değil! ona göre çocukların gençliğin önünü açacak tedbirler düşünülsün veya teknolojik alternatifler sunulabilsin.
ABD'de yapılan bir araştırmada orta öğretim çağında ki gençlik arasında bilgisayar oyunlarına bağımlılık fazla bir etki ile ders ve ev ödevlerini engellemediği yönünde: "Okul günlerinde video oyun oynayan erkek öğrencilerin, okumaya yüzde 30, kız öğrencilerin ise ödev yapmaya yüzde 34 daha az zaman ayırdığı sonucunu ortaya çıkardı." bu sonuçla birlikte not durumlarına be başarı oranına etki etmediği yönünde,
"Texas ve Michigan Üniversitesinden araştırmacıların gerçekleştirdiği araştırma, okul günlerinde video oyun oynamanın, çocukların okuma ve ödev için ayırdıkları sürelerde azalmaya neden olsa da" diğer sosyal ve aile ile ilgili birlikteliklerinde bir değişim ve farklılığa yol açmadığı yönünde.
Ama bizim sosyolojik yapımızda öyle değil aile ilişkilerinde bağlılık ne kadar etkense de günlük bağımsızlık o kadar daha fazladır.Çocuklar, gençler çok yerlerde aile fertleri uyuyacağı zaman ancak evlerine girerler. Son yıllarda ki bu dışarıda kalmaların büyük oranda internet kafelerde yoğunlaştığı bir gerçektir. Bunda önemli teşvik eskiden öğrenci yaşlarında ki çocuklar ve gençler kahvehanelere gidemezdi. Bugün bu İnt. Caf.’ler gerek kapalı mekan gerek mevsimsel iklim koşullarının rahat şartlarda geçirilmesi şartları ve hepsinden önemlisi zamanın farkında olmadan geçip gitmesi-bağımlılık etkisi.
Bilgisayar-İnternet kafelerin yaygınlaşması ile gençlik ve çocukların sportif aktiviteleride yerini hareketsizliğe bırakmıştır. Bu durumu en iyi şekilde spor salonlarının tenhalığı ve halı sahalara olan ilginin azalmasıdır.ABD'de yapılan araştırma sonucunda elde edilen şu verilere bizimkilerin uyduğunu kim söyleyebilir.
"Yaşları 10 ila 19 arasında değişen 1491 çocuk ve genç yaştaki kişinin katıldığı araştırmada, katılımcıların hafta içi ve hafta sonu faaliyetleri rastgele izlendi. Elde edilen sonuçlara göre; katılımcı grubu içindeki erkeklerin hafta içinde 58 dakika, hafta sonunda ise 1 saat 58 dakika oyun oynadığı, buna karşılık kızların ise hafta içinde 44 dakika, hafta sonunda ise 1 saat 4 dakika oyun oynadığı gözlendi" (veteknoloji.com)
Bizimkiler bir girerse kafeye ya yemek zamanı yada yatma zamanı çıkarlar.Ev dışında böyle etkilenme var, elbette evde ki bilgisayardan daha çok etkilenme vardır. Ancak bu yönüyle zaman konusu dikkatimizi çekerken, oyun içerikleri ayrı bir önem taşımaktadır. Her yaş ve kültüre göre oyun çeşitleri her kesimin çalışma mesaisini işgal etmektedir.

Kamusal personelin ekranları öncelikle vatandaşa dönük şekilde durmalıdır. Bu konuda ilgili idareciler gerekli hassasiyeti göstermekle birlikte çalışanlarda görev sorumluluğunu unutmamalıdırlar.
İnternet oyunları ve video oyunları öyle karmaşık katagoriler yelpazesine dağılmaktadır ki bir (online) oyunda milyonlarca kişinin oyuna dahil olduğu veya üye olduğu görülmektedir.
Bunlar tabi çeşitli adlarla sıralanabilirler: Yarış, Beceri, Zeka, Aksiyon-macera, Dövüş, Kart-casino, Nişan, Spor gibi adlandırılacağı gibi terör ve savaş oyunlarından Deniz'den Uzay oyunlarına kadar.
Oyunları diğer bir isimlendirmeyle: Arcade oyunları, Bilmece ve zeka oyunları, Hareketli oyunlar, Şans oyunları Blardo ve satranç oyunları, Çocuk oyunları, kart oyunları ve spor oyunları gibi. Bu gibi flaş oyunları ve strateji oyunları ve şans oyunları olur da oyun hilelerinin programları geliştirilmez mi elbette hepsi var.
Daha geniş ve küçükleri de kapsayan oyun çeşitleri şöyle de sıralanabilir. Araba yarış, Barbie, Basketbol, Beceri, Blardo, boyama, çizgi film, çocuk oyunları, dövüş oyunları, futbol, Giyinme, Kağıt-kumar, Komik, Macera, makyaj, Manken, Mario, Mini, Motor, Müzik, Nişan, Oda, Savaş, Spor, Uçak, Yemek, Zeka, Cep oyunları.
Aslında bunları çocuklardan sormak lazım da, onların da bilmediği büyüklerin oyunları da onlarınkinden daha az değil.Oyunlar hakkında herşey için oyun siteleri sayısı hakkında herhalde bilinen bir sayısal bilgi datası yok gibidir.

Yeni Nesil Oyun siteleri, PC, PS2, PS3, XBOX, XBOX360, PSP, bilgisayar, playstation, portable, inceleme, ön inceleme, oyun hileleri, görüntüler, screenshotlar, klasikler, online java oyun, bedava oyun, klasikler, haberler.
Dinamik, interaktif ve gerçek oyun ve daha kaç türden oyunlar ancak bunlar içinde muhtelif mesajlar da vermekteler. Benim dikkatimi çeken kredili ve sanal parasal değerlerin işlediği ve kazanma hırsı aşılandığı yönündedir.
Bir araba yarışı oyunu oynayacaksınız muhtelif marka ve modellerde arabalar var siz öyle oynayacaksınız ki kazanıp para biriktirip yeni otomobil alasınız. diğer birçok oyunda da aynı espiri işlenerak yine bir anlamda kapitalist sistemin değerleri şuur altına global araçlardan (internet-oyun) faydalanılarak işlenmektedir.

Şimdiki aktif nesil çelik çomak ile büyüdü bu günler oluştu. Bugünün çocuk ve gençliği böyle bir sanal oyun ağı kültürüyle büyüyor, Geleceği ona göre planlamak gerekmektedir.

Nariçi: 23.01.08

12 Ocak 2008 Cumartesi

Özgürlük Egoistlikle Bağdaşmaz.

Allah, Yarattıklarını özgür bırakmış ancak uyarı mesajları vermiştir.
Her şeye gücü yeten; biyoloji biliminden, kimya formüllerine, fizik kanunlarından jeolojik olaylara; dünya gibi muhteşem gezegenden, üstündeki canlı tür zenginliğine kadar yaratmaya muktedir olan Rabbimiz daha uzayda neler yaratmış tam bilebilmiş değiliz.Günden güne de bilimin, bu kainatın yapıtaşları olan kök maddelere doğru keşifleri sürmekte iken bütün bunları yaratmaya kadir olan Allah, insanları istese kendi isteğine göre yaratamaz mı idi!Hatta şeytana rağmen.
Yine evcil hayvanlar gibi hatta ot obur bir yaşam şekli verebilirdi. Ama öyle karar vermedi; Akıl verdi, irade verdi ve özgür kıldı. Sonra iyiyi kötüyü muhtelif yollardan gösterdi. Kendisi yukarıda saydığımız bilim yöntemlerini kullanarak istediğine karar verirdi.
Zaten beşeri münasebetleri organize eden sistemleri özgür irade gereği vazetmemiş mi insanlara akıl verip düşündürmemiş mi.
Bu nedenle hukuk-fıkıh, ahlak, ve sosyolojik kurumları ve idari yöneticilik siyaset aklını vermemiş mi? Öyleyse herkesin yaşama hakkı olan bu dünyada insanlar liberal davranma haklarını toplum menfaatlerine ve başkalarının özel alanlarına zarar vermeden kullanma haklarına sahiptirler.
Bu geniş çerçeve ve değerlendirme elbette bilimsel olarak ve temel hukuk kaideleri içinde formüle edilerek anlatılabilir. Ancak günlük aktüel kültürümüzle böyle tanımlamalara daha yakınız diye düşünüyorum. Bu konuda herkeste söz söylüyor. Hakkıdır tabi herkesin, herkes aynı yaşama hakkına sahip. O halde herkes kişi (insan)hakları konusunda düşüncelerini dile getirecektir.
Enteresan olan bu konuda ne kadar alışılmadık tarzda bir konuşma olursa daha çok dikkat çekmeye başladı. Biraz da tersten konuşursan! Bu söylemler biraz da muhtelif, popüler veya entelektüel yada medyatik kişilerden çıkarsa daha çok yankı bulmaktadır.
İnsanın en temel hakkı, kişiye bağlı irade özgürlüğüdür. Düşüncenin gelişebilmesi için onu kullanabileceği konusunda kaygı duymaması gerekir. Üstün üretici sonuçlar böyle gelişir. Hangi yaşam alanımızdaki kişisel gelişimimiz bundan soyutlanabilir. Ezoterik düşünce derinliklerine başkalarının çizdiği sınırlar içinde nasıl genişlik katabilirsiniz. Aşkınız bile körelir, üretken "aşkın" doruklardan yoksun kalır.
Görüyoruz ki günlerdir bir piyana sanatçısının yurdu terk etmesini gerektirecek gelişmelerin olduğu kaygısı nedeniyle protesto mahiyetinde söylenmiş bir sesli konuşma büyük yankı bulmuştur.
Aslında bu ülkede yıllardır başörtüsü konusunda müzminleşmiş bir poli-siyaset manevraları vardır.Atalarımız önce Müslümanlığı, helal lokma yemeyi, öğrenmiş, Allah önce dinini öğretmiş sonrada sosyal münasebetlerde ahlakı yönden tedbir için cazibeli, süslü yerlerin örtülmesini söylemiştir. Bu konuların dini kaynaklarını bilmeyen de yok gibi.
Ama öncelik İslam’ı tam olarak bilip uygulamaktan geçmektedir aksi halde baş örtüsü görünen bir dini itaat olması nedeniyle "riya" ya en yakın davranıştır.Herkesin kalben niyetini bilemeyiz ama bu konuyu siyasetine alet edip ikbal için kullananların akıbetini, bunu biliyorum diyenler, elbette daha iyi bilirler. Buna karşı politikalar da inkarcı yöntemleri seçerek inançları yok veya hiçe saymak da o denli saygın olmayan basit düşüncelerdir.
Özgürlükler kimsenin tekel ve tasarrufunda olmayıp kendi uhdesine bırakılmış bir verilecek hak değildir. O nedenle kimse bağnaz davranmamalıdır. Başörtülüler ne kadar özgürlük talebinde bulunuyorlarsa, özgürlüğünün riske girmesini tehlikede görenlerinde kaygısını giderecek, güvence verecek yasal ve hukuki gereklerinde yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu konuda taraflardan kimse çıkıp her yönden yaşam, örtünme ve giyim hürriyetini güvenceye alacak yasal tedbirler alınması gerektiğini söylememekte, gerekli girişimleri yapmamaktadır.
Kimliğinin tanınmaması şeklindeki bir tesettür Kitabımız Kuran da yoktur. Peygamber’imiz de böyle bir hadis söylememiştir. Kişi kendi tercihi olarak takva nedeniyle yapacaksa bunun güvenlik ve kamusal açıdan dokunulmazlığı olamaz. Ancak kim olduğu alenen belli olacak örtünme şekli de kişi özgürlüğünün bir parçası olması gerekir. Yine modern anlamda giyinmek isteyenin de.Yine her ne inanç ve gelenek ve kültür etkisiyle olursa olsun giyim tercihlerini de her türlü sivil ve resmi baskı ve tacizden koruyacak yasalarında yapılması gerekmektedir.
Kamusal alanda hizmet alan değil hizmet verenlerin objektif etki yaratacak kılık kıyafette olması gerekmektedir. Bu doğru değil diyen, objektif tarafsız düşünüp haklının hakkını vereceği nasıl inandırıcı olabilir.Başörtüsü üzerinden gelişen İslami dayanaklı savunmalar, elbette biliyorlar ki bu çevrelerin örtünme klaslarının, İslami mütevazilikle alakası yoktur. Bu yönüyle doğan “tesettürlü-sosyete” çevrelerinin ve bunu ticari kazanç yöntemi olarak kullananların iyi bir İslami tedrisat görmeleri gerekmektedir. Bu da kendi yanılmalarının düzeltilmesi içim kendilerine gereklidir.Herkesi önce Allah'ın rahman ve rahim sıfatlarını düşünüp öğrenmesi ona göre hoşgörü ve özgürlük alanlarını düşünmesi buna göre kendi egoizmini yenmesi imkânı olabileceğini düşünüyorum.
Özgürlük aşıkların sembolü kalp gibidir, hassas ve kıymetli.

Nariçi : 06.01.2008

11 Ocak 2008 Cuma

Lidere Endexli Demokrasiye Tuzaklar

Demokrasinin oturmuşluğu ve istikrarı, topluma yayılmış yönetim erkinin oluşmasında aranabilir.
Yönetim bir liderin karizmatik kişiliğine bağlı disiplinle yapılanmasını şekillendiği zaman; muhalefet veya tepkisel aktivasyonlar, çözümleri ve kendi geleceğinin kurgusunu fikirsel platformlarda değil demokrasi dışı yöntem veya teröre kadar varan yol-yöntem ve eylemleri çözüm yolu zanneder.
İşte Pakistan gerçeği bunun bir göstergesidir. Hazin ve insanlık dışı saldırıların biri daha yapılmıştır, Yönetime talip olma veya talip olanları engelleme yolunda.
Bu saldırılara çözüm olarak inanan ego'su insanlığını yemiş ve terör odağı haline gelen çevrelerin hedefi durumuna gelmiştir.
Benazir Butto, kişisel olarak iyi niyetle ülkesinin daha medeni ve kalkınmış duruma gelmesi için can güvenliğini bile riske atarak ülkesine dönüp iktidara talip olmak için kolları sıvamıştır. Ama demokrasilerin henüz yerleşmediği lidere bağlı iktidar taleplerinin siyasi kadrolarını yetkinleştirip yönetsel erki ve fikirsel kadro çemberini yığınlara doğru yaymayıp kişilerde odaklarsanız. Çağdışı kalmış iktidar heveslileri kendilerine kolay hedef bulabilmektedirler.

Butto'nun kişiliğine ve mücadelesine saygı duymak gerekir. "Pakistan Halk Partisi’nin kurucusu ve 1971-1977 yıllarında devlet başkanlığı ve başbakanlık yapan Zülfikar Ali Butto’nun kızı olan Benazir Butto, dünyaca ünlü Harvard ve Oxford üniversitelerinde eğitim gördü" halk partisi strüktürü çerçevesinde politika yapmasına rağmen kendiside ülkesinin zengin kesimindendi.
"Butto, eğitimini tamamladıktan sonra, ordunun babasını devirmesinden hemen önce 1977’de ülkesine döndü. Babasının General Ziya-Ül Hak’ın askeri yönetimi tarafından 1979’da idam edilmesinin ardından partinin liderliğine geçti.""Benazir Butto ilk kez 1988’de başbakan oldu ve 1990’da dönemin devlet başkanı tarafından yolsuzluk suçlamasıyla görevinden alındı. Navaz Şerif’in ardından 1993’te tekrar iktidara gelen Butto, bundan sonraki başbakanlık girişimlerinde başarılı olamadı ve 1996’da iktidarı Şerif’e kaptırdı.
"Bu iktidar dönemlerinde ki yolsuzluk suçlamaları ile mahkum oldukları için yurt dışında kalan Benazir Butto, lidere bağlı siyaset nedeniyle taraftarlarının arzusu için tehlikeleri bile, bile "Butto, Müşerref’in eski yolsuzluk davalarından kovuşturmaya uğramayacağı garantisi vermesi üzerine 8 yıllık gönüllü sürgünden sonra bu yıl ekim ayında ülkesine döndü. Ülkesine döndüğü gün, Karaçi’ye giderken düzenlenen intihar saldırısında 39 yandaşı ve koruması ölürken Butto saldırıdan yara almadan kurtuldu. Butto, dün, ocak ayında yapılacak genel seçimler için kampanyaya başlamıştı.
"Irak'ta işgalle tanık olduğumuz toplu ölümlere neden olan saldırılar, Pakistan'da yıllarca benzeri görülen hunharca saldırıların olduğu bir ülke olarak ve terör odaklarına en yakın konumda bulunmakla bu tehlikenin daha da geliyorum dediği bir durumda yaptığı bir mitingde "düzenlenen silahlı ve bombalı intihar saldırısında aldığı yaralardan öldü"

Bu saldırıların İslam'la uzaktan yakından bağdaşır yanı yoktur. Peygamberimiz o günün şartlarında İslamiyet’i yayarken ve o kadar işkence ve baskıya maruz kalırken, hangi terör saldırısı yapıp kimin canını incitmiştir, o günün Müslümanları ve sahabeler!. Ancak karşılıklı şartlar gereği savaşlar yapılmıştır.

Bu lider takip eden politikalar devam ettiği sürece, orta doğu ve gelişmemiş ülkelerde böyle menfur eylemler kendilerine kolay hedef bulmakta acımasız olduklarını göstermektedir. Böyle saldırılarda ölümlerle birlikte kadrolardaki kaos oluşması, eğer bu iktidara yönelikse ülke istikrarı tehlike ile yüz yüze gelmektedir.Pakistan halkının başı sağ olsun. Düşünsel ve demokratik çerçevede uygar toplumların oluşması dileğiyle.

nariçi : 27.12.2007
alıntı kaynak: Milliyet

8 Ocak 2008 Salı

Terör ve Eroin

Ben bilmiyorum! bu yöntemle bir siyasi oluşum ortaya çıkıp devlet kurmuş mu! Var ise söylesinler, bilenler. Bu vahşet saldırısı ile Kenya'daki vahşi saldırılar ve diri, diri toplu insan yakmalar arasında ne fark var.
Bunun üzerine kurulacak bir özerklik veya başka bir oluşum hangi insani değerlere sahip olduğunu söyleyebilecek. Bir çarpık düşünce ki finans kaynağı "kara para’dır”. Bir temelsiz oluşum ki ideologları teröristtir. Bir sapık düşüncedir ki insanlığı uyuşturucu ile zehirlemeyi kendi ideallerine basamak olarak kullanmayı tercih ediyor. Kendi soydaşlarını katletmekten çekinmiyor. Bu neyin haklı mücadelesi olabilir. Bunu destekleyen çevrelerin maksadı nasıl iyi niyet ve ahlaki olarak değerlendirilebilir.Bu karanlık organizasyonların hedefi ne hakla demokratik haklardır denebilir. Veya ne dayanakla, hangi aydın çevreler mazur göstermeye çalışabilir.
İşte görülmektedir ki kendi destekçileri bile bu saldırılar karşısında geri çekilmek durumuna düşmüşlerdir. Bütün bu yanlışların kurbanı diğer taraftan yine zavallı durumda ki fakir kürt vatandaşlarımızın çocukları olmaktadır.Kandırılmış veya tehditle dağa götürülen çocuklar, bunca onursuz kazanç yollarını meşru sayan bir terör kadrosunun maşalığını bilinçsizce üslenmektedirler.
Ömürleri yıkanmış beyinlerinin dengesiz iradesinde ne yaptıklarının bilincinde olmadan heba olmaktadır. Ama kendilerini kullananlar bu kara rant üzerinde bir klas hayat sürmektedirler.

Cumhuriyet'in ilk yılları ile Osmanlı'nın son zamanlarında görülen isyan hareketleri ki! Bu günküler gibi ahlak dışı ve insanlığa zarar veren yol ve yöntemleri mubah mı sayıyorlardı? O başkaldırılarda böyle insanlık dışımıydı? Haram para üstüne binamı kurmak istiyorlardı! Eskileri bilmiyoruz ama.Kürt vatandaşlarımızın dürüst ve mertliğine bu son dönem “kara para” ve “katliam” öğeleri uygun düşüyor mu? Bir terör vardır insanlık ret etmekte dir, bu terör kirli terördür. Terörün temizi olmaz ama zararı; terör hedefini vurur. Bu örgütteyse yukarıdakileri bir daha okuyun!!
Bütün vatandaşlar istiyor ve bekliyor ki bu kardeş kavgasına sürüklemek isteyenlerin hesapları kendi hataları ile bozulacak, yanlışlarının altında kalacaklardır.
Umuyoruz ki D.T.P.’nin şu demeci :“Hepimiz bu menfur saldırıyı şiddetle kınıyoruz, bu saldırıda hedef olarak sivillerin de seçilmesini derin bir provokasyon olarak nitelendiriyorum. Bu ve benzeri saldırılar asla ama asla toplumsal barışımıza zarar vermeyecektir" dedi. Bunun çabasını gerek siyasetçiler, gerek yerel yöneticiler, gerekse de halk tarafından en üst düzeyde gösterileceğini ifade eden Demirtaş, saldırının faillerinin yakalanarak adalete teslim edilmesini beklediklerini kaydetti. Demirtaş, saldırı sonucu yaşamını yitirenlere Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara ise acil şifalar diledi."(milliyet) Amacına uygun yapıcı olarak devam eder.
Bu gün kendisini farklı görmeyen her Türk vatandaşı kardeşçe iç içe yaşamakta ve sosyo-ekonomik faaliyetlerde homojenlik olduğu gibi medeni yaşamda da farklılık görmemektedir. Doğu ilerimizde doğan vatandaşlarımızın yarısından çoğu batı illerinde yaşamaktadır ve buralardan geride dönmeyi düşünmemektedirler.
Bir çokları zaten akrabadırlar. Kim, kimin etnik kökenine bakıyor. İki gönül bir olunca zaten bu ilişkiler devam edecek homojen yapılanma gittikçe yoğunlaşacaktır.

Dünya devletleri bütünleşme yolunda dev projeler üretirken, ayrılık ideolojileri akıl işi değil! Olsa, olsa bu terör yapılanmasında kendi çıkar ve ekonomik ikbal ve sapık egosunu tatmindir.
Unutulmamalıdır ki bütün yurdumuzda ki ve doğuda ki halkımız say duyulu ve serin kanlıdır.
Halk arasında ve her yerde her zaman olduğu gibi yasak döneminde de anadillerin serbestçe konuşulduğu realiteyken, diğer sosyo-kültürel ve manevi-inanç farklılığı olmayan halkımızın birlikteliği ve barışı art niyetli iç ve dış emellere rağmen, sonsuza kadar devam edecektir.

nariçi. 04.01.2008

7 Ocak 2008 Pazartesi

İnsanlık Kenya'yı Görmez Mi?

Kenya da katliamı kim durduracak. Kenya'da son haberlerden anlaşılmaktadır ki kabileler arası şiddet soykırıma dönüşmüştür.

Bu durumu kim kontrol edecektir. Birleşmiş Milletler hangi gün için bekliyor. Sadece ABD'nin çıkarları için veya uygar dünyadaki asayişimi sağlayacak.

BM'nin bu gibi Afrika ve Güney Asya gibi toplu katliamların görüldüğü yerlere, acil müdahale güçleri oluşturması gerekmez mi."İnsan hakları örgütleri, Kenya'da devlet başkanı seçimlerinden sonra çıkan şiddet olaylarında 300'den fazla kişinin öldüğünü bildirdi.

Kenya İnsan Hakları Komisyonu ve Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu tarafından yapılan ortak açıklamada, "ABD ve İngiltere taraflara ltldal tavsiye etmişler. İlla Ruanda gibi mi olmalı.

Bu insanlık alemi diğer canlılara göre akıllı olasına rağmen, kendi türüne karşı düşmalık ve katliam konusunda akılsızlara rağmen en acımasız bir canlı türü olmalı. İnsanlığın yapacağı en büyük uygarlık hamlasi kendi türüne karşı bu vahşi saldırıların insanlık dışı olduğunun farkına varmak olacaktır.

"Ancak Kikuyular dün, sığındıkları kilisenin de sabah erken saatlerde saldırganlarca yakıldığına şahit oldular. 2000 kişinin sığındığı kilisedeki yangında, 25'i çocuk 50 kadar kişinin öldüğü bildirildi. Bir kilise yetkilisi BBC'ye, saldırganların kiliseyi ateşe vermeden önce içerideki insanları dövmeye başladıklarını anlattı"."Diri diri yaktılar; Başka bir polis yetkilisi de Kenya'nın batısındaki Eldoret kentinde bir kiliseye sığınan en az 30 kişinin diri diri yakıldığını söyledi. Kızılhaç'ın bölgedeki yetkilisi, "Ağır yanıkları bulunan 42 kişinin hastaneye nakledildiği bilgisinin kendilerine ulaştığını, ölü sayısını doğrulayamayacağını" belirtti.

" Kenya Kızılhaçı Genel Sekreteri Abbass Gulled da durumun "tasavvur edilemeyecek ve anlatılamayacak boyutta olduğunu" bildirdi. AFP kendi saptadığı vakalara göre, ölü sayısının 300'ü aştığını, muhalif lider Raila Odinga'nın memleketi Kisumu ile başkent Nairobi'nin gecekondu mahallelerinde durumun çok kötü olduğunu bildirdi. Ajans, ölenlerin büyük bölümünün ateşli silahlarla vurulduğunu, bazılarının pala ve balta gibi kesici aletlerle, bir bölümünün ise yakılarak katledildiğini kaydetti.

"Bu olayları Afrika'dan sık sık duymaktayız , güney asyada özellikle Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerde toplu katliam saldırıları yapılmaktadır. Bu ve benzeri şiddet olaylarına BM nin ve medeni dünyanın seyirci kalması başka anlamlar mı taşımaktadır.


nariçi.
Maynak:sabah,milliyet,r
adikal

Kenya'dan

Kenya'dan
Bu çağda normal mi? Kaynak:sabah gazetesi