2 Haziran 2008 Pazartesi

Anne Kokusu



Bebekler doğum sonunda, elden geldiğince bir an evvel annesinin yanına yatırılarak, annesinin rayihasını ilk algıladığı koku olmasını temin etmek en doğal davranışın yerine getirilmesine yardımcı olmaktır।Bu anne ten kokusunun öyle bir bağlayıcı etkisi vardır ki; Yumurta hangi tavuğun olursa olsun kuluçka yatanın altında çıkan civcivi, daha sonra civciv çıktığı tavuğun altından alıp diğer civcivli tavuğun altına koyduğumuzda ilk annesini arayıp, kokusundan ve sesinden algılayıp, duyabildiği takdirde tanıyabilmektedir। Kaç defa yerini değiştirsem de yine annesini arayıp bulmaktadır।Günümüzde doğumevlerinde dünyaya gelen bebekler öncelikle bebek odalarına götürülüyor. Ya da sağlık durumu nedeniyle kuvözlere koyulmaktadır. Kuvözler belki zaruretten icap etmektedir fakat sağlıklı bebeklerin bebek odalarında bekletilmesi nedeniyle, ilk algı hastane havasını solumak ve o ortamın kokusunu almak olacaktır.Anne kokusunun ilk algılanan olması, annelik bağının sevgi atmosferinin daha yoğun olmasını sağlayacak, bebek daha çabuk huzur bulacaktır. İlk algılamanın etkileri çocukluk yıllarını da aşar ömür boyu belleklerde özel bir yer tutar. Bütün insanlarda bebek kokusu muhakkak itici değildir, lohusa anne kokusu da öyledir. Bu da herkesin ilk anne ve rahimden sinen algısının etkisi olsa gerektir. İnsana huzur veren koku. bir anne kokusu bir de bebek kokusu başka hiç birşeyde ve parfüm-deodorantda bulunmaz, kendine hastır, vazgeçilmezdir. cennet kokusudur.Bu duyu loblarının derinliklerine işlenen ilk ve devamı bebeklik sürecinde, fiziki temassın devamı ile zenginleşen annelik algılaması daha sonraki değerlendirmelerimiz de; huzur ihtiva eden en zor anımızda ilk akla gelen, başımızı omzuna dayayıp ağlayabilmenin huzura dönüştüğü en çaresiz zamanlarımızın desteği olmanın içtenliği sinmiş olduğunun farkında bile olmadan duyumsarız. Karşılıksız sevgi vardır bu kokuda, herhangi bir karşılık beklemeksizin, çıkarsız sevginin, tek arzusunun evladının iyiliği olan duygunun güzelliği sinmiştir bu kokuya, mutluluktur bu koku, tüm karamsarlıkların kara bulutlarını bir anda dağıtıveren anne sevgisinin etken gücü annenin kucağına bağrına sinmiştir. Güven veren, merhamet dolu, başımızdan eksik olmasın diye dua ettiğimiz koku. Anne kokusu, çocukluktan çıkıp hasretlik dönemlerinin başlaması ile daha değişik özlem duygularını doğurmaktadır. Aile evinden (ocağından) uzaklaşan çocuk ya da genç hep annesine sarılmanın hayallerini kurarak sılanın hasretini çeker. İlk görüşte yapacağımız bu sarılma bitmesin isteriz. kokusunu doya doya çekmek isteriz. Bizi uğurlarken verdiği valizin içine koyduğu çamaşırların, elbiselerin üzerine sinmiş kokudur. Tekrar hayata bağlar bizi uzakta olsak da! Hasrettir anne kokusu, uzak kaldığımızda telefondaki sesinin titremesidir kokusunu bize hissettiren, ağladığını belli etmemeye çalışarak seslerin arasıra kaybolduğu anlarda gelir anne kokusu, mesafaleri bir anda yakın eden duygunun sıcaklığı sinmiştir telefon seslerindeki yankılanmaya.Bu duygular bizi çocukluğumuzdaki yaşam şeridinin hayaliyle başbaşa uykuya götürürken, karanlık gecelerimizin huzur kaynağı olur. Çocukluk hayatının ne kadar tozpembe ve ne kadar güzel olduğu zamanları hatırlamamızı sağlar, haşarılıklarımızın pişmalıklarını hissederiz. Bu duygularla anlarız ki, ana kokusu; sıla kokusu, özveri kokusu, şefkat kokusudur. Yurt, medikososyal-revir koridorlarındaki yüksek ateşte hatırlanan alına koyduğu ıslak mendilinde, bekarlık yalnızlığında üstümüze kalan işlerdedir. Yada anlaşmazlık anlarındaki sevgilimizin yerine koyduğumuz yarimizin kokusudur. Ana gibi yar olmaz karşılıksız sevgiyi kutsayan rayiha bulunmaz.Anne kokusu, bebek kokusu bir birlerini tamamlar. Bebek kokusu anneden yansıyan, bebeğinde bunu algıladığı ve annesini tanımlamasına yarayan, benzer çekimi olan anne kokusudur. O nedenle annesinden ayrı ağlayan bebeklere annesinin kokusu olan eşyalarından yakınına koyulunca sesizleşip uyuması rahatlık hissi uyandırması anne kokusunun verdiği bir huzur hissidir.Bu benzer konuları kırsal yaşam ortamlarında da görebiliriz. Yörüklerle ilgili folklorik obje olarak ana kokusu kolyesi kullanılır. Ahşap boncuk, zeytin çekirdeği, iğde çekirdeği gibi doğal malzemeden imal bu kolyeyi anneler sürekli takar, bağa bahçeye çalışmaya gittiklerinde de ağaç gölgesinde bıraktıkları çocuğun boynuna takarlarmış. Kolyeden annenin kokusunu alan çocuk da ağlamadan durur, mışıl mışıl uyurmuş.Kimsenin aklından çıkmayan koku, dizinde yatarken, küçükken koynunda uyuduğumuz zamanlarda iyice gecenin bir karanlığında yanında uymaya çalıştığımız annemizin kokusu beynimize kazınmıştır. İnsanı sakinleştirir ve insana huzur verir, aynı zamanda aile sıcaklığını hatırlatır.Bu blogda aslında genel canlılar için anne bağlılığını yazacaktım ama anne kokusu söz konusu olunca tema bu açıda sergilenmeye yöneldi. Başta değindiğim gibi canlı doğum dışındaki yumurtalılardan örneklerken doğumla canlı yavru yapan, canlıların elbette yavruları (bebekleri) anne kokusunu daha doğal algılayacaklardır, organik ve biyolojik bağlarında olduğu bir ilişki gereği olarak. Anne kokusu alan ve bu atmosferde büyüyen bebek-çocuklar daha dengeli psikolojik kişiliğe sahip olacakları da en doğal sonuç olsa gerektir.Bu yazıları yaza durayım, kuyruk kakan kuşlarının civcivleri bugün yuvadan uçtular. Az önce yuva önünden geçerken bir yavrunun yuvadan atladığını görünce diğerleri için baktım. İki tanesi daha önce uçmuş ama üç yavru civciv kuyrukkakan daha yerindeydi. ben bir ağaçların altında çevreyi seyre dalınca dönüşte onlarında uçup girmiş olduğunu, yuvada tek bir civciv çıkmamış yumurta kaldığını gördüm. Acaba yuvadan uçan yeni yavrular açık alanda ebeveynleri ile karşılaşıyorlar mı! yoksa kaderleri ile başbaşa kalıyorlar mı? Kuyrukkakanlar dişisi deve tüyü renginde serçeye göre daha zarif; erkeği ise alımlı bir beşiktaşlı iki yanağı ve kanatları siyah, diğer tarafları karbeyaz. Ötüşleri mi? Güzel öten kuşlar, hoş bir müzik...Biz insanlar annemizin kokusunu çoklarımız uzun zaman algılıyoruz; daha sonra hissediyoruz, ya diğer canlılar ne hisseder ...!


Nariçi: 01.06.08



Hiç yorum yok:

Kenya'dan

Kenya'dan
Bu çağda normal mi? Kaynak:sabah gazetesi